PERİNATAL
“Bu alanla ilgili, Batının bilgisi ve Doğunun bilgeliğini bir araya getirerek bu alanda Türkiye’de yaptığım araştırma ve çalışmalarla kendi adıma, ülkenin, dünyanın bugününe ve geleceğine dokunuş yapmaktan büyük onur ve sevinç duyuyorum.”
Perinatal Psikoloji (lat. peri – çevresi, lat. natalis – doğum),
anne rahminde olan veya yeni doğmuş bir bebeğin ruhunun,
psikolojik yapısının oluşum koşullarını inceleyen bir psikoloji alanıdır.
Hamile kadınlar, uzun zamandan beri çocuğun,
doğumdan önce bile annenin hislerine ve düşüncelerine cevap verdiğini,
hareket etmeye başladığını, hissedilen duygulara yönelik farklı tepkiler verdiğini farketmişler.
Ve onların tahminleri, günümüzde, bilimsel olarak da kanıtlanıyor.
Anne rahminde olduğu gibi, doğum sırasında ve doğumdan hemen sonra alınan bilgiler de,
bebeğin hafızasına sıkıca sabitleniyor.
Genetik ile birlikte, bu bilgiler bir yetişkinin psikolojik ve davranışsal
özelliklerinin temel taşını oluşturarak, bütün yaşamını belirliyor ve kaderini etkiliyor.
Uzak Doğu’da kadim tıp biliminin ve felsefelerinin,
halen etkisini sürdürdüğü ülkelerde yaşayanların, bir çocuğun hayatını doğum anından itibaren değil,
üreme anından itibaren ve hatta üremeye aylar, yıllar kala öncesinden hesaplaması hiç de tesadüf değildir.
Modern dünyada ise Perinatal Psikoloji, daha geçen asrın sonlarına doğru gelişmeye başlamıştır.
Perinatal Psikolojinin kurucusu, 1971 yılında Viyana’daki Uluslararası
Prenatal Psikoloji Araştırma Grubunu kuran Dr. Gustav Hans Graber’dir.
1986’da ise Uluslararası Prenatal ve Perinatal Psikoloji ve Tıp Birliğinin kuruluşu ilan edilmiştir.
Modern Perinatal Psikoloji bilimi, bir ailenin üremeye hazırlandığı dönemden başlayarak bebeğin,
anne ile separasyon evresini tamamlaması aşamasına kadarki gelişimi ve ebeveynleriyle (özellikle anne ile)
ilişki ve etkileşimini araştırıyor. Böylece bu alan; üreme problemleri, hamilelik,
doğum ve doğum sonrası dönem, anne ve babanın bu evrelerdeki ilişkisi,
aynı zamanda bebeğin ebeveynleriyle ilişkisi konularını ve bu konularla
ilgili araştırma ve çalışmaları içinde barındırıyor.
Doğu’ya baktığımız zaman tarihi 5000 yıl öncesine dayanan Tıp bilimi
Ayurveda’nın Baala Chikitsa dalı da (Batıdaki karşılığı Pediatri) binyıllar öncesinde bahsedilen
konuların önemini üstüne basa basa vurgulamıştır.
Bu alanla ilgili ben, Batının bilgisi ve Doğunun bilgeliğini bir araya getirerek bu alanda
Türkiye’de yaptığım araştırma ve çalışmalarla kendi adıma, ülkenin, dünyanın bugününe
ve geleceğine dokunuş yapmaktan büyük onur ve sevinç duyuyorum.
Sevgimle,