Giriş
Yaşama atılan ilk adım, havaya verilen ilk nefes aile yanında gerçekleşmektedir. Bireye birey olmayı kazandıran içsel faktörler de ailede yer almaktadır. Çevreden alınan diğer dışsal faktörler de bu konuda önemli etkilere sahiptir. Bebeklik döneminden itibaren aile gözetiminde büyüyen, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerini geçiren bireyler ailenin aynası olarak topluma yansımaktadır. Anne ve baba tutumu bu bakımdan önemli bir yere sahiptir.
Toplumun en ufak kurumu olarak görülen aile, fizyolojik olduğu kadar ekonomik, kültürel ve toplumsal yönleriyle de kişinin ruhsal gelişimini, davranışlarını biçimlendirmekte aynı zamanda yönlendirmektedir (Yavuzer, 1996). Aile, çocuğun ruhsal gelişiminde önemli bir toplumsal kurumdur (Hess ve Holloways, 1984).
Bireyin kendisini anlayabilmek için öncelikle yetiştiği ortama, ailesine bakılması gerekmektedir. Anne baba tutumları anne, baba, çocuk arasındaki bütün etkileşimlerden oluşmaktadır. Bu etkileşimler anne babanın tutum, değer, ilgi ve inançlarının ifadesi ile birlikte bakım ve eğitim davranışlarını da içine almaktadır (Uluğtekin, 1984).
Aynı zamanda kişilerin bağlanma özelliklerinin ilişkilerindeki tutumlarını da önemli ölçüde etkilediği de bilinmektedir. Bağlanma kuramı, ilk olarak Bowlby, daha sonra da Ainsworth tarafından çalışılmıştır. Bowlby (1980)’ye göre, bağlanma kuramı, insanların kendileri için önemli olan kişilerle duygusal bağlar kurma eğiliminin nedenlerini açıklamak üzere geliştirilen bir kuramdır. Bağlanma duygusal ve fizyolojik bir süreçtir. İnsanlar doğumlarından itibaren bebekliklerinden başlayarak kendilerini koruyan, ihtiyaçlarını karşılayan kişilere duygusal bağ ile bağlanırlar. Bebeklik döneminde bu bağ hayatta kalmak için birine güven duyma ihtiyacını da karşılamaktadır.
Ev içi çatışmaların ve gerilimlerin olduğu bir ortamda büyüyen çocuklarda ilerleyen zamanlarda psikolojik sorunların gözlenmesi, kendilerini başarısız ve yetersiz hissetmeleri bunun en iyi örneğidir. Aynı zamanda anne ve babanın hatalı tutumları da çocuğun sağlıklı yönden gelişimini engellemekte, büyüyen bireyde uyumsuzluklar meydana getirmektedir. Bu bağlamda erken gelişmeye başlayan kişilik zarar görmekte, topluma kazandırılan birey kendi sorunlarıyla baş etmekte zorlanmaktadır (Yörükoğlu, 2000).
Bu araştırmada annenin bağlanma özellikleri ile ebeveyn tutumları ve çocukların duygusal, davranışsal durumları arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu çalışma aşağıdaki hipotezler paralelinde değerlendirilmiştir:
1. Kaygılı bağlanma özellikleri sergileyen annenin çocukları annelerinin tutumlarını daha otoriter algılamaktadırlar.
2. Kaçıngan bağlanma özellikleri sergileyen annenin çocukları annelerinin tutumlarını daha az demokratik algılamaktadırlar.
3. Kaçıngan bağlanma özellikleri sergileyen annenin çocukları annelerinin tutumlarını daha az otoriter algılamaktadırlar.
4. Kaygılı ve kaçıngan bağlanma özellikleri sergileyen annelerin çocuklarında duygusal ve davranışsal sorun görülme olasılığı daha yüksektir.
5. Otoriter ebeveyn tutumları sergileyen annelerin çocuklarında duygusal ve davranışsal sorun görülme olasılığı daha yüksektir.